İlkokul 2-3 ya da 4, tam
hatırlamıyorum. Müsamere düzenlenecek. Bizim sınıftan ben ve benimle aynı
gösteriyi yapacak 4-5 kız seçilmiş. Sınıf öğretmenimiz bize ne yapmamız
gerektiğini gösterecek, kaldırıyor tahtaya. Ben ortada duracak mışım kızlarda
etrafımda dans ede ede dönüp, arada bir durup ellerini çırpacak, işte bilmemne
çoban bilmem ne çoban ebenin amı var mıı? Gibisinden bi soru soracaklar sonra
bende onlara mani ile karşılık vericem...
Neyse saydı etti
öğretmen. Beni ortaya koydu sınıfın da en şeker en mini mini 4-5 kızı
geçti etrafıma başladılar dönmeye. Fakat her nasılsa ben bir tokatla uyandım.
Öğretmen başımda "oğlum söylesene manini!" diye höykürüyor. Meğersem
kızlar çoktan dönmüş, durmuş, ellerini çırparak manisini söylemiş, benden cevap
bekliyor. BEN o arada nasıl dalmışsam. Hiç hatırlamıyorum nasıl geçti o zaman. Sanırım
o sırada ağzımdan salya akıyordu ve ben "eeheee ehee" diye
sırıtıyordum kızlara bakıp. Neyse o şoku atlatıp bende manimi takır takır
söyledim. Hoca çok beğendi ve "haydi o zaman cenxcan senin annen terzi
sana şöyle güzel bi çoban aba sı ve çarığı diksin. Şu şu gün müsamere var, o
güne kadar böyle çalışın, müsamere günü de gösterinizi yapın" dedi
Ben koşa koşa gittim anneme
anlattım olayı, oda çok sevindi ve minik oğluna özene bezene aba ve çarık dikti
ki benim annecim çevresinde ünlü bir terziydi. En güzel müsamere kıyafetini
dikti bana kadın. Çarıklarım, abam ve o koskoca kafam la öylesine bir çobandım
ki, sanki bunun için yaratılmıştım. Müsamere gününü iple çekiyordum, her gün
bir iki kere yeniden tekrarlıyorduk hareketlerimizi.
Müsamere günü geldi çattı,
okulumuzun tiyatro salonu hınca hınç dolu. Herkes sırasıyla çıkıp gösterisini
yapıyor ama hiçbirisi benim kadar iddialı değil. Sahnede resmen estirecektim,
kendimden o kadar emindim ki, yanımdaki kızların orada olduğunu bile fark
etmedim. Sonra annem elimden tuttu kulise gittik. Orada poşetten çıkardığım
abamı ve çarıklarımı giydim. Sonra hocam yanıma yaklaştı ve anneme programın
çok sıkışık olduğunu bu yüzden aradan bir kaç oyunu çıkarmak zorunda
kaldıklarını, cenxin oyunun da bunlardan biri olduğunu söyledi. Benim boynum
büküldü direk. Annecim de benim o halimi görünce içi yandı ama ne yapsın kadın.
Neyse oğlum bi dahaki müsamere de yaparsın gösterini üzülme dedi. Gel de bana
anlat. Hayata küstüm. Şimdi düşünüyorum da o gün o sahneye çıksam, o insanların
alkışlarını falan görsem belki de merakım artacaktı sahne sanatlarına, o yönde
çok daha girişken ve hevesli olacaktım. Böylece bir hayatın seyri değişti işte.
Sonraları rol yapma sevgim yüzünden frp ye sardım, hayatım boyunca masa başında
arkadaşlarımla rol oyunu oynadım ama hep içimde bir ukde kaldı o öyle.
annenin yerinde olup o öğretmenin kaval kemiinin tam ortasına ayağımda kundurayla hiddetli bir tekme sallamak isterdim açıkçası.burdan sonra çok terbiyesiz küfürler geliyor..
YanıtlaSil